İnançlarımız ve Düşüncelerimizle Hayatımızı Şekillendiriyoruz

Bir şeyi defalarca dile getirirsen, sonunda gerçekleşir. ‘Korktuğum başıma geldi’ ya da ‘Kalp kalbe karşıdır’ gibi sözleri sıkça duymuşuzdur. Bu ifadeler, derin yaşam deneyimlerinin süzgecinden geçerek dilimize yerleşmiştir.

Bu sözleri duymayan var mıdır? Hepimizin diline yerleşmiş, yaşamdan süzülüp gelmiş bu kalıplar, derin bir gerçeği ifade ediyor. Neden mi? Çünkü her biri, sayısız deneyimden doğmuş ve hayatın yasalarını sade bir dille özetlemiş.

Hayatımız Duygu ve İnançlarımızın Yansımasıdır

Biz neye inanırsak, o gerçekleşir. Düşüncelerimiz ve duygularımız hayatımızı şekillendirir. Hangi düşünceye ne kadar yoğun bir duyguyla bağlanıyoruz? Kullandığımız kelimeler bu düşünceleri nasıl ifade ediyor? İşte tüm bunlar, yaşamımızın temel taşlarını oluşturur.

Bir şeyden korktuğunuzu düşünün. Bu korkuyu sürekli zihninizde canlı tutarsanız, onu adeta büyütür ve hayatınıza çekersiniz. Sonra da “Korktuğum başıma geldi.” dersiniz. Aslında başımıza gelen olaylardan çok, o olaylara nasıl tepki verdiğimiz hayatımızı şekillendirir.

Yaşadıklarımızı reddetmek yerine kabul etmek, önümüzü açar. Kabul etmediğimiz her şey, bir şekilde karşımıza çıkmaya devam eder. Atalarımızın dediği gibi, “Yılanın sevmediği ot, burnunun dibinde biter.” Kabul, hayatı kolaylaştırır ve özgürleştirir.

Bilinç ve Bilinçaltının Gücü

Hayatımızın %5’ini bilinçli bir şekilde yaşarız; geri kalan %95 ise bilinçaltımızın eseridir. Bilinçaltımızın kodları, büyük ölçüde yedi yaşımıza kadar şekillenir. Hayatın zor olduğuna inanıyor musunuz? Peki bu inanç gerçekten size mi ait? Yoksa çevrenizden mi öğrendiniz? Belki de artık bu düşünceleri sorgulayıp değiştirmenin zamanı gelmiştir.

Kendi kendinize, “İyi şeyler beni bulmaz” ya da “Zaten olsa şaşardım” diyorsanız, bu inançlarınız gerçek olur. Çünkü inandığınız şey, hayatınızı şekillendirir. Atalarımızın dediği gibi, “Bir şeyi kırk kez söylersen olur.”

Duyguların ve Hastalıkların Bağlantısı

Duygularımız, bedenimizi ve enerjimizi doğrudan etkiler. Olumsuz yoğun duygular, vücudumuzdaki organların enerjisini düşürür ve zamanla beden-ruh-zihin dengemizi bozar. Aslında hastalıklar bile bedenin değil, zihin ve duygularımızın ürünüdür.

Bir arkadaşınızı düşündüğünüzde aniden ondan bir telefon almışsınızdır. Bu durumda, “Kalp kalbe karşıdır.” dersiniz. Bu, saf enerjiyle oluşan doğal bir etkileşimdir. Düşüncelerimiz ve duygularımızın bu şekilde yaşamımıza etkisi her an gerçekleşir.

Enerjilerin Yükselişi ve Değişen Dünya

Gezegenimizin titreşimi hızla yükseliyor. Schumann Rezonansı, 7.83 Hz’den 33.8 Hz’ye çıktı. Bu yükseliş, yalnızca yeryüzünü değil, bizlerin beyin dalgalarını ve kalp ritimlerini de etkiliyor. Artık hayatımızı yeniden düzenlemek, memnun olmadığımız durumları geride bırakmak daha mümkün. Peki, bunu nasıl başarabiliriz?

Hayatınızı Dönüştürmek İçin Öneriler

  • Kendini sev ve kabul et.
  • Teşekkür et, şükret.
  • Nefes, yoga, meditasyon ya da dua gibi yöntemlerle enerjini yükselt.
  • Çakralarını arındır ve dengede tut.
  • Düşüncelerini ve kelimelerini dikkatle seç.
  • Doğada vakit geçir.
  • Hareket et ve bedenini canlı tut.
  • Diğer canlılara yardım et.
  • Gülümsemeyi unutma.

Unutmayın, sevgi en güçlü enerjidir. Kendinizi sevip kabul ettiğinizde, hayatınızdaki tüm düğümler çözülmeye başlar. Bu farkındalıkla yaşadığınızda, düşündüğünüz ve istediğiniz hayatı yaratmanız mümkün olacaktır.

Sevgiyle

 

Tansu